Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş aşaması şehirlerde yeni bir sınıfın güçlenmesini, özgürlük, eşitlik, demokrasi, insan hakları gibi düşüncelerin gelişmesini, bireyin kendini bulma yolunda ilerlerken, üst iradelere karşı da özgürleşme mücadelesine girmesini ve insan olmasından kaynaklı haklar arayışında mücadelesini beraberinde getirmiştir. Bu değişim siyasal zeminde olduğu kadar sosyal alanda da kendini göstermiştir. Fakat tüm bu değişim döneminde kadınlar ve erkekler ortak hareket etse de sonuçları kadınların lehine olmamış, kadınlar bu mücadelede istedikleri hakları elde edememiştir.
Şehirlerde güçlenen kesimden gelen erkekler üretimi hane içinden alıp işyerlerine (fabrika, atölye, imalathane) taşımıştır. Oluşan yeni toplumsal hayatla birlikte erkekler üretime devam ederken kadınlar hane içerisinde kalarak üretimden soyutlanmış, ev merkezli işlere yönlendirilmiştir.
Sosyal ve ekonomik alanda yaşanan bu değişimler ile birlikte aynı zamanda özgürlük, eşitlik, adalet gibi insan haklarına yönelik kavramlar da cinsiyetler arası farklılaşmaya uğraşmıştır. Bu dönemde kadınların çalışma koşulları değerlendirildiğinde sanayi devriminin başından beri erkekle kadınların farklı çalışma alanları olduğu görülmektedir. Kötü çalışma koşulları, az ücret, niteliksiz iş gücü ve yardımcı iş gücü kadınlara uygun görülürken erkekler nitelikli ve yüksek işçi statüsünde, mesleki eğitim alabilen ve iş garantisi yüksek işlerde çalışan işçiler olarak görülmüştür.
1857 tarihine gelindiğinde ise New York’da bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları, “eşit işe eşit ücret” ve “çalışma saatlerinin kısaltılması” gibi iş yaşantısında cinsiyetçi ayrımların önlenmesi taleplerinde bulundukları için işten atılmışlardır. 8 Mart 1857 tarihinde bu durumu protesto eden kadınlardan 129’u ölmüştür.
Mısırlı Triko olarak biz, kadın mücadelesinin simgeleşmiş toplumsal hareketlerinden biri olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nünün eşitlik, adalet ve hak için verilmiş toplumsal hareketlilik ve düşünsel eylem olarak görülmesi gerektiği düşüncesindeyiz.
Böylesi bir toplumsal hareketlilik birçok kazanım elde etse de hala “kadın sorunları” ve “eşitlik” tartışmalarının devam etmesi, hak mücadelenin devam edeceğinin bir göstergesidir. 8 Mart bize ülkemizdeki kadınların toplumsal ve ekonomik hayatındaki konumları üzerine bir kez daha düşünme fırsatı veriyor.
Kadını toplumsal yaşantıdan uzak tutan ve onu toplumsal açıdan âdeta görünmez kılan ataerkil yapı, kadının iş hayatına katılımı oranında değişime uğrayacaktır. Çünkü kadının eğitim, siyaset ve çalışma hayatına katılımı, onu toplumda kadınların karşılaştığı ayrımcılıklara olan duyarlılığını arttırmaktadır.
Mısırlı Triko olarak günümüz çalışma hayatında kadının hakettiği değeri bulmasına tüm gücümüzle destek olmaya devam edeceğiz.
Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun!